1. sevgili sözlük birazdan yapacağım itiraf için ileride benimle taşak geçmeyiniz.
    insanlık hali, herkes cami tuvaletine sıçabilir.

    yıl 2012 üniversite 3. sınıf yeni bitmiş herkes evine gitmiş ben ise her zamanki gibi girmeye hak kazandığım bütünleme sınavlarının tadını çıkarıyorum. inanın çok zevkli olmuyor.

    evde tek kalırken elektrikler kesildi, faturayı yatırmak için param yoktu, arkadaşlarda göndermeyince, elektriksiz kaldım artık gündüzleri ders çalışıyordum. sonra aynı olay su için oldu, sular kesilmişti, artık gündüzleri ders çalışıyor, sıçmak içinde cami tuvaletine gidiyordum. her şey çok güzel değil mi?

    son bütünleme sınavı cumartesi günü idi, pazar gününe biletimi aldım. gündüzleri telefonu internet kafede şarj ediyor ders çalışıyor, sıçmak için cami tuvaletine gidiyordum.

    çarşamba günü marketten bir şeyler aldım(kart ile), sonra atm'den 20 lira çektim. parayı çekerken hay amına koyayım kartı markette unuttum dedim ve markete doğru koşmaya başladım. sonra dedim ki kartı markette unutsam ben bu yirmi lirayı atm'den nasıl çektim? akıl küpü olmak kolay değil tabi.
    sonra yolun yarısında atm'ye doğru kartı kurtarmak depara kalktım ama kart yutulmuştu.

    artık 20 lira ile üç gün susuz ve elektriksiz evde yaşarken, girdiğim bütünleme sınavlarından kalmayı da başarmıştım. bu da böyle bir anımdır.
  2. lisedeki ilk aşkım.

    çok seviyordum lan sözlük, gözleri mavi, saçları sarı güzelliğe tarif yazdıracak bir makedonya güzeliydi.

    yaklaşık 2000 bin civarı öğrencisi olan okulda pek çok göz onun üzerinde idi belki de tek şansım onunla aynı sınıfta olmaktı. orta okulda da düzenli spor yapardım, o zamanki adı ile oks'ye çalışırken şişko bir çocuk olmuştum, o ise manken.. evet evet manken.

    güzel ve açık giyinmesinin dışında hiç bir artısı olmayan bu kıza vurulmamın hormonlar dışında bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum şimdilerde.

    bir türlü muhabbete giremiyorum ve sınıfta kızlar ve erkekler hiç yanyana oturmaz iken benim iki kızın ortasında oturmam. olumsuz bir etki oluşturuyor diye düşünüyordum.. hayatımın her döneminde yakama yapışan çapkın izleniminden hep kaçmaya çalışmışımdir. sıra arkadaşlarım bana darılmıştı ama olsundu.

    ilk muhabbetimiz sınavda benden kopya istemesi ile başladı verdim tabi. babamdan günlük 3 lira alıyordum. iki lira yol bir lira yemek için ama su 75 kuruştu amk. bu parayı harcamıyorum biriktiriyor spora veriyordum, (hiç bir başarıda gösteremedim). ya da kıyafet alıyordum evet aç geziyor, yaz tatilinde çalışıyor ama oldukça zengin bir imaj yaratıyordum. derslerde iyi bu kız bana neden bakmıyor?

    o zamanlar piç erkek para eder, kızlar serseri erkeklerden hoşlanır bilmiyor tabi. spor hariç kavga etmeyi bile bırakmışken üstelik..
    hiç unutmam okuldaki en sağlam kaşarlardan biri balici bir çocuğun koluna girip. ya aşkım sende hırsızlık, gasp, eroin ya hepsi var ya. deyip çocuğu dudağından öpmüştü..

    bu piyasada tutunmam zordu kızdan ondan hoşlandığımı anlamış sınavlarda beni sürekli riske sokuyor sayemde iyi notlar alıyor, sürekli günlük üç lirami harcamama neden oluyordu, ama olsundu seviyordum..

    sonra bir gün açıldım kıza, sivilceli suratım, göbeğim ile tüm efendiliğim ile aldığım cevap ben seni kardeşim olarak görüyorum oldu. sanki babam kızın anasını sikti, nereden kardeş oluyoruz yarram. arkadaşlığımız devam ederken popüler erkeklerin kucağına oturan kızın bana en fazla bir metre yaklaştığını fark ettim.


    ve bir gün şişe çevirmece oynamaya karar verdim sırf bunu öpmek için, tezgah hazırdı. cesaret dedi ve arkadaşım ördeği öp o zaman dedi, boka bakargibi yüzüme baktı ve yusuf'u öpsem olmaz mı dedi?

    kalktım gittim ya nasıl koymuştu anlatamam, hiç böylesine aşağılanmamıştım.

    yine de derste güldüğü anı yakalamaya çalışıyor, onu gülerken gördüğüm zaman, bayramlık elbisesi ile bayramı bekleyen çocuk gibi cıvıl cıvıl oluyordum.

    aptalım!
    bir gün telefonumu istedi çok rica etti, zaten sınıfta bir kaç kişide var, yaz tatilde konfeksiyonda ortacılık yaparak almıştım. hemencecik verdim tabi, umut işte amk.

    aldı telefonu heyecanlı heyecanlı konuşuyor, bende o konuştukça mutlu oluyorum, sonrasında arzu bunun en yakın arkadaşı kızın elinden telefonu aldı bana verdi. olum mallık yapma, sabaha kadar susmaz bu dedi.
    olsundu 15 saniyede bir kontörüm gitsede sevdiğime gidiyordu, ve tüm kontörerde bitmişti..

    okul çıkışı kiminle konuştuğunu merak ettim ve son aranan numarayı aradım.

    bir erkek sesi..
    efendim aşkım!

    kız. benim telefon ile sevgilisi ile konuşmuş ya, kendimi kirletilmiş ve bir kenara atılmış don gibi hissettim...

    neyse işte, kızlar bu kadar acımasız olmayın lütfen..yakışıklı olmayabiliriz, ya da paramız olmayabil yüzümüz çirkin olsa bile en azından kalbini sizin ki kadar kırılgan belki de çok daha fazla açıyor.

    günlerce kendime gelemedim ve daha o kızla konuşmadım benimle konuşmaya çalışıyor olmasına rağmen, az bir fark ile de sınıfta kalmıştı.. ve tüm muhabbetimiz bitmişti..

    hüsranlar dolu aşk hayatıma böylece başlamış olmuştum..
  3. lise yıllarım, böyle en mal olduğum yıllar.
    yeni popüler olmaya çalışıyorum, sanki başarıyor gibi, kız tavlamak için kickboxa başlamıştım, çünkü dans kursunda bir baltaya sap olamıyordum.
    neyse okulun güzel ve dövüş sporlarına meraklı hatunlarından birini antrenmana beni izlemeye davet ettim.

    kızın önünde iki üç acemi döverek kahraman olacaktım, zaten iyiydim. antrenmandan önce hocaya beni güçsüz adamlar ile eşleştir diyeceğim hoca yok. neyse benden çok iyi olan fazla adam yoktu salonda.

    sonra hoca biraz geç ve 4 tane başka sporcu ile geldi salona bu arkadaşlar, hava harp okulu kickbox sporcuları dedi.

    iyi güzel, kıza bak kimler geliyor hatası atacağım. böyle mutlu oldum lan.

    neyse sonra hoca devam etti. bu akşam birbirinizle değil misafirlerimizle dövüşeçeksiniz.

    evet işte o anda boğazımda bir şeyler düğümlendi. böyle şansın ızdırabını, hani derler ya göte girecek yarak bağdattan şahlanarak gelir, bizim ki harp okulundan geldi.
    sağ olsunlar.

    şimdi kickbox'da branşlar vardır, semi kontakt(çok hafif vuruşlar), light kontakt(orta derece vuruşlar), full kontakt(tam vuruş bacaklara tekme yok), k1 kontakt(televizyonda gördüğünüz kickbox, yarı profesyonel diye geçer).

    bu dört sporcudan her biri bu saydıklarımdan birinin ustası.

    neyse ısındık.

    hoca dört milli sporcuyu dört ayrı ringe aldı.

    sonra beni söyledi, yakışıklı seç birini dövüşeçeksin dedi. sonra üç sporcu daha seçti.

    lan dedim, ah dedim. baktım çocuklara 3 tanesi hayvan gibi, bir tanesi bir deri bir kemik yaklaşık bir doksan boyunda ve gözleri öyle şaşı ki, dersin bir gözü toprağa bakıyor.

    bende dedim bunun vurduğundan ne çıkar, ben bunu giberim. hani iki şeyi birden isteyene;
    oldu canım hem ayranım dökülmesin, hem götüm sikilmesin derler ya.
    dedim göt gitt bari, ayran dökülmesin, az dayak yerim.

    ve de arkadaşlar seçtiğim zayıf sporcu. k1 kontakt stilinde dereceleri olan bir çocukmuş ya. olabilecek en
    sert çocuğu seçmişim. battıkça batıyorum.

    ah şansım ah,
    ne atıma ot verirsin, ne sikime göt verirsin, ne istiyon benden.

    neyse maç başladı, dövüşüyoruz diyeceğim ama dövüşmek çift taraflı olur dövülüyorum ama nasıl dövülüyorum, yıldızları sayıyorum yengeçler düz yürüyor. kızı unuttum hastanelik olmaz isem yeter diyorum.
    yeter diyorum ama vurdukça vuruyor.

    hani bir kulağının arkasını sikmedi derler yâ, adam kulağımın arkasına bile dönerek tekme atıyor.
    show yapıyo, milli sporcular geldiği için, ve belediyenin takımı olduğu için resimler çekiliyor, video kayıt yapılıyor.

    oy ben ne günah işledim, adam sayemde meşhur oldu.

    tek yumruk dahi atamadım, ama yediğim dayağın haddi hesabı yok.
    ay her tarafım şiş oldu der ya kızlar o derece.

    bir fıkrada temel'ı grup sekre davet ederler, tam işin ortasında ışıkları kapatırlar, iş bitinceye kadar açılmaz ışıklar, sonrasında ışıkları açarlar, temel'e sorarlar nasıl geçti diye.
    temel'de iki meme ekledik diye yediğimiz yarağın haddi hesabı yok, o hesap.

    lan iki dayak atıp, kıza hava atacağız diye yediğimiz dayağın, çektiğimiz rezilliğin haddi hesabı yok.

    bir deri bir kemik adamında en iyisi olduğunu kızı inandırma şansım zaten yoktu. işin teknik kısmını o kadar nereden bilsin, anlatsam da inanmaz ki.

    neyse sonunda kızla kanka olduk, mutsuz son.
    yani mutsuz son derken o kadar da mutsuz son değil, kız yediğim dayağı okulda bilgehan demir'in maçı anlatmısı gibi anlattığı için okulda da rezil olmuştum.
    daha da mutsuz son..
  4. çocukken çok kötü top oynardım gerçi hala öyle, şöyle söyleyim bir toplam 11 kişi olsa 5'e 6 kişi maç yapardılar beni almazdılar.

    bende piçliğine kalelerin kaldırım taşından olan kalelerinin direklerinden birini genişletir, diğerini daraltır bu şekilde oyunun kaderine etki eder, mutlu olurdum.

    tabi kendini roberte carlos sanan o zaman ki çocukların şu an bir amatör küme takımında dahi oynamıyor oluşları ayrı bir mutluluk kaynağı.

    ne olurdu sanki beni de alsa idiniz, aklıma geldi iki paket sigara içesim geldi şimdi. neyse allâh'tan sigara içmiyorum bir ikinci tesellim